Türk futbolu son zamanlarda başarısızdır. Ülkemizin en iyi kulüpleri Avrupa’daki mücadelelerinden çoğunlukla çekilmek zorunda kalıyor. Hangi kurumlar sorumlu? Futbolun kurtuluş reçetesi herkesin gözünde; kulüplerin altyapıya önem vermeleri. Gerekli kaynaklar ile donatılmış, bütçeler fazlayken devamlı transfer ediliyor ve yetkili bir şekilde gelişmeye yönlendirilmeyen Türk yıldızlarımızın performansı gelişmiyor. Altyapı, elbette ki teknik eğitimde faaliyete geçmiş olsa da, bu alandaki başarısız anlayışlar futbolda genç oyuncuların incelmesinde daha kötü olabilmektedir. Genç gençler, gereksiz transferlerden dolayı oldukça çok para harca ve saha içerisinde emanet edildiğine inanmıyor. Bunun yerine, konsantre edilecek yer, uluslararası rekabet koşullarına hızlı bir şekilde uyum sağlayacak,adlandırılan kapasite sahipli ve kazanç oranını maksimum seviyeye çıkaracak yeni altyapı programlarıdır. Kulüplerin, altyapı programlarının paralelinde yapılan spor resmi politikaları, masrafları ve kangren haline dönüşen taraftarların baskısı üzerinde doğru bir adım atmaları gerekir. Aynı zamanda, organizasyon manzarasını düzenleyecek ve profesyonel bir yaklaşıma uygun ekipler kurma zorunluluğu bulunmaktadır. Pazardaki hava değişebilir, ama kulüpleerin altyapıyi temel stratejik prensibi arkasına alması elzemdir. Kulüplerin altyapı misyonu kapsamında hem yöneticilik hem de tüm eko sistemi göz önüne almalıdır. Açıkça tanımlanmış bir yol ve plan gereklidir. Öncelikle kulüplerin kayna generator ve geliştirici değer yaratıcı bağlantısını güvence altına almaya yönelik projeler oluşturulması gerekmektedir. Her iki alan da Avrupa standartlarında yürütülmelidir. Bu büyük bir tartışma konusudur ve kesinlikle önemsenmelidir. Organizasyon açısından son derece önem taşıyan mali destek ise önem taşımaktadır. Sonuç olarak, kulüplerin kişisel olarak mali ve işletme desteği sağlaması gerekmektedir. Burada futbol arenasının ölçeklenebilirliğini öngörmek gerekmektedir. İşletim ekonomisi maksimum verimlilik ve profesyonelliği intikal ettirmeli deneyimli ve dinamik örgütler tarafından gerçekleştirilmelidir. Son olarak, kulüplerin bir stratejiye dayalı tutum sergilemesi ve altyapıda erken yaşta sağlam eğitim vermesi elzemdir. Yeni nesil yetişkinler bunu tercih edebilme yeteneğine sahip olursa, toplum gelişiminin önde gelen adımlarından birisi olarak altyapı ilerlemiş olacak ve kültürel lehte olumlu etkiler de getirecektir. Eğer bu platformlar ulusal ve uluslararası düzeyde düzgünce gerçekleştirilirse, özelleşmenin cazip iklimi faydalardan daha fazlasıyla birleşecek ve ülkeye güvenilirliği kazandıracak bir kazan-kazana durum ortaya çıkacaktır. Yapılan tüm anlaşmalar, ülkemizin ulusal futbolunun geliştirilmesi için şarttır. Dürüstlük, adil yarışma ortamı, bütçe idaresi ve profesyonellik gibi konularda eksiksiz bir bakışla çalışarak, Türk futbolunu Hint Okyanusunda bir markalaşma süreci ile geliştirmemiz elzemdir. Kontrol mekanizmalarının başarıya giden yolda önemli bir rol oynadığını kabul eden kulüpler, bunların hepsini imkan ve belgelerle destekleyebilir. Böylelikle, dünya futbol stagei, Türk futbolunun kazanımlarını ödüllendirip önlerine çıkaracak.
